BURSA (İGFA) – Bursa TÜRK-İŞ sendikası bugün, 8. bölge temsilciliğinde “vergide adalet bahisli bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Enflasyon ve hayat pahalılığına vurgu yapılan açıklamada, vergide adalet konusunun da altı çizildi.
Programda TÜRK-İŞ Bursa yönetim kurulu üyeleri, farklı vilayetlerden yöneticiler ve basın mensupları yer aldı.
TÜRK-İŞ sendikası ismine basın açıklamasını okuyan TÜRK-İŞ Genel Lider Yardımcısı İrfan Kabaloğlu, enflasyona ve hayat pahalılığına vurgu yaptı.
Açıklamada, “Ülke olarak ekonomik manada sahiden sıkıntı bir devirden geçiyoruz. Üyelerimizin, fiyatlı ve dar gelirlilerin alım gücü her geçen gün azalıyor ve hayat standardı bozuluyor.” denildi.
İŞÇİ LEHİNE FARK TALEBİ
Kamu işyerlerinde iş barışının tesis edilmesi için kamuda çalışanların fiyatlarında istikrarın ve adaletin sağlanması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “2023 yılında kamu çerçeve protokolü imzaladık. Kamuda birçok işyeri ve kurumun toplu iş kontratları yürürlük tarihleri farklıdır. Enflasyon oranı her ay değişiklik gösterdiğinden fiyatlara yapılacak artırım oranlarında da farklılıklar ortaya çıkmaktadır. 1 Ocak ile 1 Mart tarihlerinde oluşan farkın ek protokolle giderilmesini sağlamış ve eşitliği korumuştuk. Artık de her türlü zorluğa karşın Temmuz ile Eylül ortasındaki farkı da alabilmek için gerekli teşebbüslerde bulunuyoruz. Türk-İş olarak, Eylül ayı başlangıcı olan mukavelelere de %24.73 oranından düşük olmamak üzere düzenleme yapılmasını istiyoruz. Önümüzdeki toplu iş mukavelelerinde kamuda başka statüde çalışan ancak birebir kurumda vazife yapan çalışanların fiyatlarında emekçi lehine fark olması için çalışacağız.” tabirleri kullanıldı.
“ÇALIŞAN KISMIN MECBURÎ HARCAMALARINDAN TASARRUF EDİLEMEZ”
Yayınlanan tasarruf genelgesinin çalışma şartlarını olumsuz bir halde etkilemesinin ve çalışanların güvenliğinden ya da haklarından tasarruf edilmesinin hiçbir formda kabul edilemeyeceğinin kaydedildiği açıklamada, “Tasarruf genelgesi ile servisler kaldırılamaz, mesailer kaldırılamaz. Bunlar yanlış şeyler. Tasarruf düşük gelirliden değil en üstlerden, yani öncelikle lüks tüketim yapanlardan başlamalıdır. Çalışan kısmın zarurî harcamalarından tasarruf edilmesi kelam konusu değildir.” tabirlerine yer verildi.
YÜKSEK VERGİYİ SERVET SAHİPLERİ ÖDEMELİ
Vergi konusunun da üzerinde defaatle durulduğu açıklamada şu tabirler kullanıldı:
“Milli gelirden aldığımız hisse küçülürken vergide en yüksek hissesi çalışanlar olarak biz ödüyoruz.
Ülkemizde gelir adaleti sağlanabilmesi için en başta vergi sisteminde adalet sağlanmalıdır. Ülkemizin kaynaklarını kullanarak servet sahibi olanlar, bu toplumdan aldıkları oranda vergilerini ödemelidirler. Yani çok kazananlar çok vergi ödemelidirler. Gelir vergisi tarifesi birinci dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiş durumda. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok emekçi, günümüzde mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte ve yılda bir buçuk aylık fiyatını vergi olarak ödemektedir.
İşçinin satın aldığı her şeyde vergi ödediği unutulmamalı, bir de fiyatından yüksek vergiler kesilmemelidir.
Ücretlerin tâbi olduğu vergi dilimleri gözden geçirilmeli, personel fiyatlarındaki vergi ’te sabitlenmeli, çalışanlar için adalet sağlanmalıdır.
İşçiler yılın başında aldıkları fiyatları yılın sonunda da tıpkı formda alabilmelidir.”
Açıklamada daha adil bir vergi sisteminin uygulamaya konulması gerektiği vurgulanarak, “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.” denildi.
“EMEKLİLİKTE DAHA ADİL DÜZENLEMELER İSTİYORUZ”
Özellikle pandemi sonrası artan ve kalıcı hale gelen yüksek enflasyonun sebep olduğu hayat pahalılığının en fazla düşük gelirli kısımları etkilemiş ve geçimlerini olanaksız hale getirmiş olduğunun altı çizilen açıklamada, “Bu kısımların başında emekliler ve taban ücretliler gelmektedir. En düşük emekli maaşı ve taban fiyat insan onuruna yakışır bir ömür sürmeyi mümkün kılacak biçimde belirlenmelidir.” denildi.